Humik Asit Nedir?

17-02-2023 17:28
Humik Asit Nedir?
Humik Asit Nedir?

Humatlar Organik maddelerin, bitkisel ve hayvansal kalıntıların kimyasal ve biyolojik humifikasyonu ile mikro organizmaların biyolojik aktiviteleri sonucu oluşur. Humik maddenin biyolojik merkezi, yani doğal humik maddenin başlıca fraksiyonu humik asitlerdir. Humik asitler fulvik ve ulmik asitleride kapsar. Humik asitlerin temeli paleantolojik çağlara dayanır. Zira humik asit extraksiyonu Türkçe tanımı ile olmamış kömür diye adlandırabileceğimiz yüzlerce ve hatta milyonlarca yıl önce toprak altında kalmış bitkisel ve hayvansal organik kalıntıların yıllar içerisinde interaktif tepkimeye girerek oluşturdukları Leonarditten elde edilmektedir.

Leonardit olgunlaşması için çok daha uzun yıllara ihtiyacı olan kömürlere göre çok daha yüzey derinliklerinde bulunabilir. Bu da kil, kum maddenleri gibi madenlerin çıkarılması sırasında değişik katmanlarda rastlanabilecek bir madendir. Elbetteki toprak altında bulunan her siyah kahverengi görünümlü fosil kütleler humik asitlerce zengin leonardit kaynağı anlamına gelmez. İyi bir kaynağın tespiti ancak bu alanda uzman ve deneyimli kişilerce ve de alınan materyalde yapılacak analizlerle yapılır.

İyi bir humik madde üretebilmek için doğru kaynağı bulmanın yanı sıra yapılacak saflaştırma çalışma yöntemleri de çok önemlidir. Zira madenden çıkarılmış leonarditin aktive edilmeksizin sadece öğütülmüş hali humik maddeden beklenen etkilerin görülmesini sağlamaz.

LEONARDİT KAYNAĞININ ÖNEMİ

Humik asit extraxiyonu olmamış kömür diye adlandırılan Leonarditten elde edilir. Ancak leonarditin yaşı extracte edilen Humik asitin saflığını etkiler. Kaynağın kömürleşmemiş olması gerekirken, çok genç bir kaynak olması da istenmez. Zira henüz fosilleşmemiş formda olan bu genç kaynaklarda bulunan organik materyaller henüz ayrışma aşamasına geçmediklerinden yeterince humik madde oluşturamamış olurlar. Bu kaynaklardan üretilmiş tablet veya kapsül formundaki ürünler tüketildiğinde plasebo etkisini saymazsak, ürünün olduğu gibi sindirim sisteminden geçip dışkı ile atılmasından öte bir sonuç göstermezler.

Humik asit, Paleantolojik çağlardan günümüze kalan Leonarditten (humik ve fulvik asitler, proteinler, makro ve mikro besinler, organik karbon bileşikleri ve enzimler içerir) elde edilen% 100 organik bir mineral bileşiktir.

Humik ve Fulvik Asit Arasındaki Fark Nedir?

Humik ve fulvik asitlerin her ikisi de humik maddelerdir (humin madde de denebilir.). Fulvik asitler, daha küçük moleküler ağırlıklı bir humik asit bileşenidir. Fulvik asitler, topraktan bitkiye hayati besinleri taşıyan vagonlar olarak düşünülebilir. Fulvik asitler memelilerde de benzer vagon işlevi görürler. Aşağıda hem vücutta nasıl çalıştıklarını hem de getirebilecekleri tüm harika faydaları göreceksiniz!

Çoğu humik asit ayrıca bir miktar fulvik asit içerir. Humik asit, bağırsaklara ek destek sağlar, fulvic asit ise ek detoks ve daha iyi vitamin ve mineral alımını ve dağıtımını sağlar. Fulvik asit ile de birçok araştırma yapılmıştır. Zira tekrarlamak gerekirse, Fulvik asit humik asidin ana bileşenlerinden biridir.

Doğal olarak Humik hem Humik hem de Fülvik Asit içerir

Neden biz / hayvanlarımız yiyeceklerimizden yeterince mineral almıyoruz? Humik ve Fulvik Asit takviyelerine neden ihtiyacımız var?

Vitaminler ve enzimler gibi diğer besinlerin vücutta çalışmasını sağlamak için, bizim ve hayvanlarımızın kemik gelişimi, kalp sağlığı, göz sağlığı, sindirim sağlığı, zihinsel sağlık gibi sağlığın her yönü için yeterli mineral almasını sağlamak gereklidir. Mineraller, birçok kimyasal reaksiyonu ve vücudun diğer işlevlerini yerine getirmekten sorumludur.

Yiyeceklerimizden yeterince mineral alamamamızın pek çok nedeni vardır. En büyük iki neden, toprağı inceltme yöntemlerini kullanan büyük ölçekli ticari tarımın başlaması ve çoğunlukla gübre , peatisid ve herbisidler olmak üzere tarım kimyasallarının yaygın olarak kullanılmasıdır.

100 yıl önce çiftçiler zengin doğal kompostu gübre olarak toprağa geri koyarlardı. Ekinleri döndürür (rotasyon), tarlaların dinlenmesine ve iyileşmesine izin verirlerdi. Ancak gıda üretim sistemimiz bu kadar ticarileştiğinden, çiftçilerin bu kadar büyük ölçekte besin maddelerini toprağa geri koymaları artık mümkün değil. Ek olarak, pestisit ve herbisit kullanımı bitkilerin doğal bağışıklık sistemlerini baskılar ve humustaki birçok mikroorganizmayı öldürür. Bu mikroorganizmalar, organik maddeyi temel mineraller de dahil olmak üzere bileşenlerine ayırmak için görevlerini yerine getirmiyorsa, bu minerallerin artık bitki için mevcut olmadığı ve dolayısıyla tüm besin zincirinin bozulduğu anlamına gelir.

Biz ve tüm hayvanlar, Fulvik ve Humik asidi sebzeler ve diğer bitkiler yoluyla tüketecek şekilde geliştik. Bununla birlikte, yukarıda tartışıldığı gibi, humus tabakasının tükenmesi, biz ve hayvanlarımızın tek başına iyi bir diyetle yeterince fulvik ve humik asit alamaması anlamına gelir.Hem Humik Asit hem de Saf Fulvik Asit veya Humik aist içindeki Fulvik asit, artık çoğu gıda kaynağında eksik olan iz mineraller dahil olmak üzere çok çeşitli mineralleri büyük miktarlarda taşır. Bu iz mineralleri başka hiçbir yerden alamazsınız! Fulvik asit, tıpkı humik asit gibi genel bir isimdir. Bu, fulvik asit adı verilen birkaç ürün olduğu anlamına gelir. Ancak tüm ürünler aynı kaliteye sahip değildir. Fulvik asidin kalitesini belirlemek için bir dizi temel kuralı izlemek gerekir.

Saf fulvik asit için renk soluk sarı olmalıdır. Zira renk saflığı gösterir;

Fulvik asit, besin maddelerine bağlanabilmesi için mümkün olduğunca bağlanmamış olmalıdır. Biz buna anahtar kilit örneğini veriyoruz. Yani Fulvik aist üzrindeki kilitlere ne kadar az anahtar asılmışsa fulvik asit o kadar çok besin maddesi bağlayıp taşıyabilir. Diğer bir değimle Humik Fulvik asitler ne kadar saflarsa o kadar çok taşıyıcı olabilirler. Fulvik asidin saflığını belirlemenin iyi bir yolu da tattır. Fulvik asit tatsız olmalıdır.

Fulvik asit, tükettiğimiz besinleri tüm vücut hücrelerimiz tarafından daha kolay erişilebilir hale getirir. Bu sağlık için çok önemlidir. Fulvik asit çok küçük bir moleküler ağırlığa sahip olduğu için hücrelerin koruyucu membranlarından kolaylıkla geçerek besinleri, mineralleri ve vitaminleri doğru miktarlarda tam olarak ihtiyaç duydukları yere taşır. Gerçekte kendi ağırlığının 60 katından fazla vitamin ve mineralleri hücrelere taşıyabilir. Yukarıda Fulvik aside vagon benzetmesi tam da bu nedenle yapıldı. Ayrıca sindirim sistemi yoluyla besinlerin emilimini artırır. Özetle, fulvik asit besinlerin gıdalarda ve takviyelerde tutulmasını, emilimini ve verimli kullanımını artırarak vücudun genel sağlığını ve işleyişini iyileştirir.

Fulvik asit, benzersiz özelliği sayesinde insanların, hayvanların ve bitkilerin her hücresine nüfuz edebilir ve gıdalardan, vitaminlerden, bitkilerden, enzimlerden ve takviyelerden elde edilenler gibi besinleri doğru hücrelere taşır. Besinler verildikten sonra, fulvik asit, pestisitler ve ağır metaller gibi hücrelerde bulunan toksinleri hücrelerden alır ve bunların vücuttan dışkı yoluyla, deri yoluyla veya akciğerler yoluyla atılmasını sağlar.

Hücre düzeyinde fulvik asit: besinlerin taşınması

Fulvik asit yüzde 100 doğal, sıvı veya toz, saf ve son derece hafif bir moleküldür. Bu özellikler ve yapı, fulvik asidi besinler, mineraller, vitaminler, eser elementler ve metaller için mükemmel bir taşıyıcı yapar.

Saf fulvik asit bağlı değildir. Bu, ona bağlı herhangi bir mineral ve metal içermediği anlamına gelir . Bu nedenle Fulvik asit, hücreden hücreye hareket edebilir, besinleri serbest bırakabilir ve metalleri emebilir.

– Fulvik asit, taşıma molekülü olarak da adlandırılır.

Fulvik asit ve detoksifikasyon: Ağır metalleri ve toksinleri bağlar

Ağır metaller ve pestisitler genellikle hücrelerin bağlanma bölgelerinde bulunur. Ağır metallerin ve pestisitlerin hücre dengesini, bağışıklık sistemini ve besin, mineral, vitamin ve eser elementlerin emilimini bozmasının ana nedeni budur. Fulvik asit, kimyasal bir bağlama işlemi (şelasyon) sayesinde ağır metalleri ve insectisistleri bağlayabilir. Toksik maddeler dışkı, deri ve akciğerler yoluyla atılır. Bu, fulvik asidi güçlü bir detoksifiye edici / detokslayıcı yapar. Fulvik asit ayrıca vücudu temizlemek / detoksifiye etmek / detoks yapmak için bir detoksifikasyon ajanı olarak da kullanılabilir.

Kısacası, fulvik asit aşağıdaki olumlu özelliklere sahiptir:

Fulvik asit besinlerin emilimini artırır. Fulvik asit taşıyıcıdır. Vitaminleri, mineralleri ve eser elementleri bağlayarak vücuda taşır. Bu, besinlerin emilimini artırır. Bu nedenle fulvik asitleri beslemek, sizin veya hayvanlarınızın kullandığınız diğer ilaçları ve takviyeleri veya organik beslenmeyi geliştirecektir.

Fulvik asit, ağır metalleri ve insectisitleri uzaklaştırır.Fulvik asit doğal bir şelatördür. Bu, sadece organik maddeye değil, aynı zamanda inorganik malzemeye de bağlandığı anlamına gelir. Bu aynı zamanda vücuttan ağır metalleri ve insectisitleri taşır. Bu o kadar önemlidir ki, günümüz dünyasında bildiğimiz gibi, çevremizdeki ve yiyeceklerimizdeki kimyasallardan kaçınmak bizim için çok zor. Bu değişene kadar (ve pestisitlerin ve herbisitlerin çevreden uzaklaştırılması için en az 50 yıl süreceği tahmin edilmektedir) , fulvik asit bize ve hayvanlarımıza ihtiyaç duyduğumuz korumayı ve mantıklı yaşam tarzı seçimlerini sağlayacaktır. !

Kalite Önemlidir (her zaman olduğu gibi)

Kalite ve Üretim Süreci Önemlidir!

Her şeyde olduğu gibi, humik ve fulvik asidin ekstraksiyonu / işlenmesi yöntemi, kalitesinin anahtarıdır.Piyasada birçok humus türü satılır. Bununla birlikte etkiler, örneğin humusun bileşimi ve / veya yaşı ve humik ve fulvik asitleri ekstrakte etme yöntemi nedeniyle çok farklı olabilir.

Humik ve fülvik asit ürünlerinin kalitesi:

– pH seviyesi 6 ve düşük kalsiyum içeriğinde suda çözünür olmalıdır.

– Humik asitin % 12 fulvik asit içermesi onun etkinliğini seçkinleştiren önemli özelliklerdendir.

– vücutta emilmesini kolaylaştıran yüksek çözünürlük

Kalite açısından çeşitli türlerde fulvik asit vardır, bu nedenle "gerçek olanı” kullandığınızı bilmek çok önemlidir. Genellikle ürün fulvik asit olarak sunulur, ancak yanlış işlenirse bu, kaliteyi önemli ölçüde etkileyebilir. Saf bir ürün kullanıp kullanmadığınızı anlamanın bir yolu, tadı ve rengi değerlendirmektir. Saf, serbest fulvik asit tatsızdır ve açık kahvemsi sarımtırak bir renge sahiptir.

Blog Etiketleri :
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.